1905’te İstanbul’un Şehzadebaşı semtinde doğdu. 1921 yılında Süleymaniye İnas Nümune Mektebi’ni bitirdikten sonra tahsiline hususi olarak devam etti. Mükemmel Fransızca öğrenerek tarih, tasavvuf, felsefe, edebiyat sahalarında kendini yetiştirmiştir fakat onun hayatında esas rol oynayan insan, mütefekkir ve mutasavvıf Ken’an Rifâî’dir.
1938’de ilk romanı “Aşk Budur” yayınlanır. Bunu, diğer romanları takip eder. 1946 yılından sonra fikrî ve tarihî eserlere ağırlık verir. Hatıralarını kaleme alır. 1966 yılında Türk Ev Kadınları Derneği’nin kuruluşuna öncülük eder. 1970 senesinde ise ağabeyi Yüksek Mühendis, Mimar Ekrem Hakkı Ayverdi ve onun eşi İlhan Ayverdi ile birlikte Kubbealtı Cemiyeti’nin kurulmasını sağlar. 1978 yılında cemiyet, vakıf statüsüne geçirilir. Hizmetle dolu 87 yıllık bir ömür, 1993 Ramazan’ının 22 Mart günü sona erer. Ardında otuzu aşkın eser ve kalabalık bir talebe topluluğu bırakmıştır.
Öğrencisi Cemalnur Sargut onu şöyle anlatıyor:
Hz Ayşe’nin Peygamberin ahlâkını Kur’an ahlâkıyla anlatmasını ve Hz. Peygamberin bir hadisinde “Kâmil insanla Kur’an ikizdir” buyurmasını bizler ilimle öğrenmedik, Sâmiha Ayverdi’nin yaşantısında bizzat gördük. O, mutasavvıfların “Bütün denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa Allah’ın kelimesi olan kâmil insanı anlatmaya gücü yetmez” olarak yorumladıkları âyetteki kâmil insandır.
Öylesine mütevazi idi ki, onda tecellîeden Allah’ın vakarını görürdünüz. Söyledikleri ile yaptıkları bir olana bakınca “Atan el benim elimdir” âyetiyle yaşamanın zevkine varmamak mümkün mü? Sâmiha Ayverdi benim gözümde, hocam olması hasebiyle Allah’ın bakmaktan hoşlandığı en güzel, en kaliteli aynalardan bir tanesi idi. Bunun sebebi de, yokluğunu ve hiçliğini her zaman ön plana çıkarmasıydı. Hz. Ali der ki: “Cem’ makamına gelene kadar, yani her şeyi bütünleyip birleyene kadar tefrik, kâfirliktir. Cem’ makamından sonra ise, tefrîk etmemek zındıklıktır.” Sâmiha Anne cem’ makamıydı. Bu yüzden o, birine kızdığı zaman Allah için kızardı ve onun kızması kimseyi kırmazdı. Birisinin yanlışını söylediği zaman bunu Allah için yapardı. Ancak sonsuz bir hoşgörü sahibiydi. Zulümle uğraşır, zalimle asla mücadele etmezdi.
Sadece eserlerinde değil günlük hayatında da Türkçe’si çok zarif, çok kuvvetli, çok yalındı. Her konuya hâkimdi, çok az konuşurdu. Dışarıda bir yaprağın oynayışını âyet-i kerîme ile açıklardı. Hadis ve âyetler bir çok mânâsıyla; onun hem halinde, hem dilinde tecelli etmişti. Huzuruna girdiğiniz zaman ilminden, halinden, bakışından, her şeyinden bir şey öğrenirdiniz. Yanında hem Allah korkusu ve heybeti hissederdiniz hem de tamamen korunduğunuzu, sevildiğinizi ve dünyada kimsenin size zarar veremeyeceğini. “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisini de onunla anladık. Zira beraber olduğumuz her an cennet, uzak olduğumuz gaflet anları ise cehennemdi. Rab olduğu için kuldu. Rablığı ile onda Allah’ın vakarı tecelli eder, kulluğu ile kendi nefsinin hiçliğini ön plana çıkarırdı. Rablığından tir tir titrerdik. Kul oluşundan, hiçliğinden de sizi sarışını, sevişini, dostluğunu; ablanız, anneniz, babanız, ebeveyniniz olduğunu kuvvetle hissederdiniz.
Bence Ona en güzel hitap kendi sözleridir:
“İzinden, gözünden, sözünden, özünden Allah ayırmasın. Ey Hakk’ı bildiren, O’na götüren, perdeyi kaldırıp O’nu gösteren! Hakk’ın var olduğunu, varlığın Hakk olduğunu, görünenin gösteren, gösterenin görülen olduğunu bildiren! Bu dünyada, o dünyada Allah senden ayırmasın.” Amin.
Eserleri:
• Aşk Budur 1938
• Batmayan Gün, 1939
• Mâbette Bir Gece 1940
• Ateş Ağacı 1941
• Yaşayan Ölü 1942
• İnsan ve Şeytan 1942
• Son Menzil 1943
• Yolcu, Nereye Gidiyorsun? 1944
• Yusufcuk 1946
• Mesih Paşa İmamı 1948
• Ken’an Rifâî ve 20. Asrın Işığında Müslümanlık 1951
• İstanbul Geceleri 1952
• Edebî ve Mânevî Dünyası İçinde Fatih 1953
• İbrahim Efendi Konağı 1964
• Boğaziçi’nde Tarih 1966
• Misyonerlik Karşısında Türkiye 1969
• Türk Rus Münasebetleri ve Muharebeleri 1970
• Türk Tarihinde Osmanlı Asırları 1975
• Millî Kültür Mes’eleleri ve Maarif Davamız 1976
• Âbide Şahsiyetler 1976
• Hatıralarla Başbaşa 1977
• Kölelikten Efendiliğe 1978
• Dost 1980
• Yeryüzünde Birkaç Adım 1984
• Rahmet Kapısı 1985
• Mektuplardan Gelen Ses 1985
• Ne İdik Ne Olduk 1985
• Bağ Bozumu 1987
• Hey Gidi Günler Hey 1988
• Küplüce’deki Köşk 1989
• Ah Tuna Vah Tuna 1990
• Hancı 1998
• Dile Gelen Taş 1999
• Bir Dünyadan Bir Dünyaya 2001
• Râtibe 2002
• İki Âşinâ 2003
• Ezelî Dostlar 2004