Hasan Celal Güzel (*)
Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde sizlere iman ve mefkûrenin ne derece önemli olduğunu; inanan insanların imkânsız gibi görünen işleri nasıl başardıklarını gösteren 'İslâm Kürsüleri'nden bahsetmek istiyorum.
Siz de ev kadını mısınız?
Efendim, bizim '68 Kuşağı'na hep solcu nazarıyla bakılır. Halbuki o sırada Mülkiye'de, 'milliyetçi- muhafazakâr' ve liberal hürriyetlerden yana kadrolar da vardı.
Merhum Osman Yüksel Serdengeçti'nin yeğeni Emine Yüksel (Bağlı) da bizim en sevdiğimiz arkadaşlarımız arasındaydı.
O zaman, 'Hür Düşünce Kulübü'nü kurmuş, ayrıca 'Türk Müziği', 'Türk Kültürü' gibi kulüp ve dernekler tesis etmiştik. Emine, Samiha Ayverdi Hanımefendi'ye bağlanmıştı. O'nun tavsiyesi ile Ankara'da, 1966'da 'Ev Kadınları Derneği'ni kurduk.
Daha ziyade ev hanımlarına hitap eden, millî ve manevî değerlerimizi, kültür ve san'atımızı mevzu edinen, milliyetçi-muhafazakâr bir dernekti.
Derneğin kuruluş çalışmalarında Emine'ye, merhum Sabahattin Atahan, Esat Güçhan, Mehmet Keçeciler gibi yakın arkadaşları olarak bizler de yardım etmiştik.
Bir defasında derneğe gelir sağlamak için bir Zeki Müren konseri hazırlamıştık. Rahmetli Zeki Müren, sahneye çıktığında yüzlerce ev hanımı arasında bizim Esat Güçhan ile Sabahattin Atahan'ı görüp, 'Siz de ev kadını mısınız beyler?' demişti.
Samiha Anne'nin zarafeti
Efendim, yıllar sonra Samiha Anne'yle ben de tanıştım. Türkçe'yi bu kadar güzel kullanan, Osmanlı-Türk kültürüne bu derece derinlemesine vâkıf olan birisine daha önce rastlamamıştım. Aslında o câmiadaki herkes birer Samiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi, Nihat Sami Banarlı idi. Nedense Samiha Anne'yi hep 'Âbide Şahsiyetler' isimli eserindeki 'Rüveyda Hanım'a benzetmişimdir. Samiha Anne'yi, 1993'te vefatından kısa müddet önce Fatih'teki evinde ziyaret etmiştim. Bana o mecalsiz hâline bakmadan, Yahudilerin Türkiye'deki faaliyetlerini arttırdıklarını şikâyet ederek dikkatimi çekmişti. O'nun hakkında yazacak çok güzel şeyler var ama bizim yazı işlerinin vuruşları saymasından kurtulamıyoruz ki... Emine Bağlı anlatmıştı: Kendisinin kurdurmasına rağmen, 'Ev Kadınları Derneği'nin İstanbul Şubesi'nin açılışı için Ankara'dan yazılı izin istemiş. İslâm ve Türk kültürüne hizmet eden bu zarif gönül dostuna rahmet diliyorum.
'İslâm Kürsüleri'
Efendim, Ev Kadınları Derneği, 'Türk Kadınları Kültür Derneği' (TÜRKKAD) hâline dönüştü. Derneğin İstanbul Şubesi Başkanı Cemalnur Sargut önderliğinde 2009'da ABD ve 2011'de Çin'de iki ayrı İslâm kürsüsü kurularak büyük bir adım atıldı.
Cemalnur Sargut'u tanımayanınız yoktur.Konuşurken devamlı tebessüm eden, Ken'ân Rifâî'nin (k.s.) yolunda İslâmî tasavvufu hazmetmiş, ağzından bal akan bir gönül dostu...
Cemalnur Hanımefendi, ABD'de, 11 Eylül olaylarıyla gelişen İslâmofobia ve bununla birlikte çoğalan İslâm'ı öğrenme isteğinin, kendilerini tasavvufî bakış açısıyla İslâm'ı ABD'de anlatmaya yönelttiğini kaydediyor. Bu maksatla 12 Şubat 2009'da ABD North Carolina Üniversitesi'nde (UNC) bir 'Ken'ân Rifâî İslâmî Araştırmalar Kürsüsü' kuruldu ve Temmuz 2011'de eğitime başladı. Prof. Juliana Hammer bölümün başına atandı.
İkinci adım olarak Çin'de, Pekin Üniversitesi'nde İslâmî Araştırmalar kürsüsü açıldı. Kürsüde, temel İslâmî ilimler okutulacak.
Mart 2012'de Kürsü'ye, dünyaca ünlü tasavvuf profesörlerinden William Chittick ve Sashiko Murata atanarak eğitime başlandı. Son olarak, Cemalnur Hanımefendi'ye gönderilen bir dâvet yazısında, İngiltere'de, Oxford'ta bir İslâm Tasavvuf enstitüsünün kurulması istenmiştir. Cemalnur Sargut Hanımefendi'ye bu kalbî çalışmaları ve İslâm sevgisi için tebrik ve şükranlarımı sunuyor; malî imkânları olan inançlı okuyucularımı O'na yardıma dâvet ediyorum.
(*) Bu yazı 17 Haziran 2012ö Pazar tarihli Sabah gazetesinde yayınlamıştır. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.